30 Ağustos 2012 Perşembe

Maç Günlüğü #2 Fenerbahçe - Spartak Moskova (Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı)

  Geçen hafta 2-1 biten maçta Spartaklı ultraların çeşitli kahpelikleri, tribünü dünkü maç için fazlasıyla biledi. Bu da herkesin görmek istediği görüntüleri meydana getirdi.

  Salı günü ile başlayalım. Rus taraftarlar atıp tuttukları kadar olmasa da kalabalık bir şekilde İstanbul'a geldi ve Sultanahmet civarlarında konaklayacaklardı. 1907 Gençlik ansızın yaptığı çıkarmayla Rusların maçtan 1 gün önce üzerine gitmeye başladı. Sıcak temas yaşanmasa da esir alınan tarihi yarımadadaki Ruslar, o gün otellerinden pek çıkamadı.

  Maç günü, stajın da etkisiyle yerimizde duramıyoruz, her maç aynı heyecan zaman geçmiyor yine. Derken alarm sesi duyuluyor derinlerden ve serbestiz. 6 da evde 7 buçukta stattayız. Derken ruslar geliyor, talihsizlik otobüsleri ışığa yakalanıyor. O asıp, kesen ruslar cabrio olan otobüslerinden inemiyor, inip te hırpalananlar:
"I'm not Russian, I'm Georgian, Please" diyerek hastanelerine uğurlanıyor; otobüsleri yanıyordu. Şimdi buraları biraz resimle destekleyelim:


  Çok şükür Fenerbahçe tribünleri ölmedi, ölmeyecekte. İstanbul rehberleri, bıçak, emanet fotoğrafları gönderen Ruslar, arkalarında uzunca bir süre yetecek kadar malzeme ve fotoğraf bıraktı.

 Maça ve tribüne bu gazla girdik ve erken dakikada gelen gol bile bu performansı fazla düşürmedi ta ki ilk yarının sonlarına kadar. Takımın ilk yarıda bizimkinin yanında 0 olan isteği, tribünü yeter artık saldır Fenerbahçe konumuna getirdi. Belki de bu uyarı ikinci yarı biraz daha toparlanan takıma rehber oldu.

 Böyle uyarılar eleştiriler her maçta artarak olmalı. Fenerbahçe forması her maç kanının son damlasına kadar savaşmayı kabul edenlerin giymesi gereken kutsal bir değerdir. Uğruna can veren taraftarın onlardan bu beklentisi haklı ve normaldir. Eleştiri artmalıdır fakat dünkü maçta Selçuk'a yapılan gibi kahpece olmamalıdır. Bu formanın değerini o ıslıklayanlardan daha çok bildiği kesin olan Selçuk'un bize geldiği ilk senelerdeki öne oynama isteğini kaybettiren de bu ıslık çalan zihniyettir. Başkanınız da siz de umarım tez zamanda değer, kıymet bilen insanlara yerinizi bırakırsınız. Bizim için Aziz olan hala ve sadece Fenerbahçedir.

  İkinci yarıda ise takım biraz daha toplu gözükse de belki de boşa giden ilk yarı yüzünden, bu sonuç getirebilecek oyun değersizleşti ve bize tura mal oldu. Başkan, Aykut Hoca takım ve taraftar, bu büyük kaybın bilincinde bir şekilde yanlış yaptıklarına tez zamanda doğrular üretmelidirler. Bu takım bu saatte hala transfer aramamalıdır. Bu herhangi bir teknik direktörün olmayacağı gibi Aykut Hocanın da sorunu değildir.

  Her şeye rağmen yola devam etmek asıl olan, bu çekingen tavırları üzerimizden atmalı ve karşılaştığımız rakiplerin çok üzerinde olan gücümüzü onlara saha dışında dün yaptığımız gibi saha içinde de kabul ettirmeliyiz.

 "Korktukça tutsak, umut ettikçe özgürsünüz"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder